Winston Churchill

 Winston Leonard Spencer-Churchill, 1874 yılında İngiltere'nin Oxfordshire kentindeki Blenheim Sarayı'nda doğdu. Babası İngiliz Muhafazakar Parti liderlerinden Lord Randolph Churchill, annesi ise New York’lu zengin bir iş adamı olan Leonard Jerome’nin kızı Jenny Jerome’dir. Annesi ile sıcak ve yakın ilişkisi olan Churcill’in babası ile ilişkileri ise hep mesafeli ve soğuk oldu. Aile sıcaklığı ve sevgisinden yoksun büyüyen Winston, 1895 yılında babasını kaybetti.

1888 yılında Churchill, Londra yakınlarında bulunan ve yatılı eğitim veren Harrow School'a gitmeye başladı. Churchill, kayıtlarının yapıldığı haftalarda Harrow Tüfek Kolordusu'na katıldı ve askeri kariyeri de başlamış oldu. Churchill, Harrow'u bitirdikten sonra, Sandhurst'taki Kraliyet Askeri Koleji'nin giriş sınavını üçüncü denemesinde kazandı. Üçüncü denemede kazandığı 130 öğrencisi olan okulunu 1894 yılında okul yirmincisi olarak bitirerek süvari subayı olarak mezun oldu. Orduda bulunduğu süre içinde, Hindistan, Mısır ve Sudan gibi ingiliz sömürge ülkelerinde, İngiltere'ye karşı yürütülen bağımsızlık hareketlerinin bastırılmasında etkin görevler aldı.

      1895 yılında Churchill Küba'ya askeri gazeteci olarak, Daily Graphic gazetesi için İspanyol ordusu hakkında makale yazmak üzere gitti. 1898 yılında yayımlanan The Story of Malakand Field Force (Malakand Sahra Gücünün Öyküsü) adlı kitabı ile İngiltere de hızla tanınmaya başladı. Ancak kitabında ordunun ve sömürge yönetiminin aksaklılarını sergilediği için askeri ve idari kesimler tarafından sert bir biçimde eleştirildi.

      1898 yılında Mısır’a atanan Churchill, Omdurman savaşına katıldı.(Bu savaşta, sadece 5 İngiliz askeri ölürken, çoğu silahsız yaklaşık 7 bin Sudanlı İngiliz askerleri tarafından katledildi).

     1899 yılında Churchill, ingiliz ordusundan ayrılarak muhafazakâr günlük bir gazete olan Morning Post için bir savaş muhabiri olarak çalışmaya başladı. Güney Afrika'daki Boer Savaşı'nı muhabir olarak takip ederken bir keşif seferi sırasında Boerliler (Güney Afrikya’ya yerleşmiş çoğu Hollanda kökenli Avrupalı göçmenler) tarafından esir alındı. Hapishaneden kaçmayı başardı ve Mozambik'teki Portekiz topraklarına kadar yaklaşık 300 mil seyahat etti. Britanya'ya dönüşü üzerine  deneyimlerini Pretoria adlı kitabında topladı.

    1900 yılında Churchill, Manchester’ın Oldham kasabasından İngiliz Muhafazakar Partisi'nin adayı olarak seçimlere girdi ve milletvekili seçildi. Ardından Churchill, sömürgeler müsteşarlığı görevi verildi. Ancak, daha sonra partisinden istifa eden Churchill 1904 yılında Liberal Parti'ye geçti. 1908 yılında tekrar milletvekili seçildi ve Ticaret Bakanı olarak kabinede görev aldı. 1908-1912 yılları arasında Lord Asquith'in büyük reform hükümetinde görev yapan ve oldukça aktif olan Churchill özellikle işsizlikle mücadele eden çalışmaları ile öne çıktı.

SÖMÜRGE SEKRETERLİĞİ ve FİLİSTİN:

      1912 yılında İngiliz donanma filosunun komutanı olarak göreve başlayan Churcihll, 1.Dünya savaşının kaderini etkileyen Çanakkale savaşında göstermiş olduğu başarısızlık üzerine donanmadaki görevinden alındı. 1921 yılında sömürge sekreterliği (collonial secretary) görevine getirildi. Ortadoğudaki sorunlu bölgelerle ilgili konuları ise sömürge sekreterliği döneminde gündeme getirdi. Bölgedeki arap meselelerinin çözümü için ingiliz kara gücüne destek amacı ile pahalıya mal olacak bir hava kuvvetleri kurulması yerine, İngiliz çıkarlarına hizmet edecek arap hükümetlerinin kurulması fikrini savunan   Lawrence'in tavsiyesini büyük ölçüde uyguladı. Yahudilere ve Araplara karşı vaatler verdiği ve 1922 yılında Filistin'i bir yahudi vatanı olarak teyit eden ve aynı zamanda sözde arap haklarını tanıyan Beyaz Kitap'ı yayınlattı. Beyaz Kitap ile Churchill, Britanya’nın Balfour Deklarasyonu konusundaki kararlılığını teyit etmiş oldu. Churchill ve Lawrence, Kral Abdullah için adeta bir ülke oluşturmak amacı ile Kudüs'e gitti. Çözümleri Filistin'i bölmek oldu. Ürdün Nehri'nin batısındaki topraklar, Milletler Cemiyeti Birimi tarafından İngiliz denetimi altında kalacaktı ve Ürdün nehrinin doğusundaki (daha sonra sadece Ürdün) bölge ise  Kral Abdullah'ın yönetiminde olacaktı. Churchill, Ürdün nehrini sınır olarak çizerek, yahudilerin Ürdün topraklarına yönelik ileride oluşabilecek işgal düşüncelerinin de önünü kesmek istedi. Böylece, Churchill, Britanya Krallığının sömürgelerden sorumlu sekreteri ve Ortadoğu politikasından sorumlu en yetkili kişisi olarak, yahudilerin 3000 yıldır tarihsel olarak hakkı olduğunu düşündüğü topraklarda yaşama hakkı olduğunu savunurken, bölgedeki arap nüfusu kontrol edecek olan Kral Abdullah’ın da bölgedeki hakimiyetini İngiliz himayesi altında güçlendirecek bir siyaset izlemiştir.

Churchill’in 1921 yılındaki Kudüs ziyaretinden

         1924'te Churchill liberalizm ile bağlarını kopardı ve Başbakan Stanley Baldwin'in (1867-1947) hükümetinde maliye bakanı oldu. Başbakan Baldwin, Churchill’in sömürgeci, emperyalist ve savaşçı düşüncelerinden vazgeçmeyen biri olarak tanımlamıştır. Churchill, Baldwin'in Hintli liderlerle bir Yuvarlak Masa Konferansı'nda alınan kararları onaylaması üzerine, 1931 yılında gölge kabinesinden istifa etti.

II.Dünya Savaşı ve Churchill:

           3 Eylül 1939'da İngiltere'nin Almanya'ya savaş ilan ettiği gün, başbakan Chamberlain donanma komutanlığına yeniden Churchill’i atadı. ABD başkanı Franklin D. Roosevelt in desteğini arkasına alan Churchill 1940 yılında başbakan oldu.

        Avam kamarasında başbakan olarak yaptığı ilk konuşmasında İngiliz halkına ‘’kan, acılar, gözyaşı ve terden başka verecek hiçbir şeyim yok’’ diyerek tüm İngiltere’yi ülke için mücadeleye çağırdı.

       Churchill, 1941 yılında Roosvelt ile Atlantik Paktı antlaşmasını imzaladı ve böylece 2.dünya savaşında ABD’yi yanında tutmayı başardı. Daha sonra müttefik devletlerin Balkanlar'a kaydırmaya çalıştığı strateji konusunda Ruslarla çalıştı.1942 yılında Rusya’ya giderek Stalin ile görüştü.1943 yılında Churchill, Stalin ve Roosvelt bir araya gelerek ‘’Üç Büyükler’’ adı altında Tahran toplantısını gerçekleştirdiler. Bu toplantıların sonuncusu Yalta’da yapılmıştır ve bu toplantıların 2. Dünya savaşının kazanılmasında ve Almanya’nın yenilgiye uğratılmasında çok büyük önemi olmuştur. Ancak Churchill, SSCB'nin 2. Dünya savaşı sırasında ve sonrasında bölgede hakim duruma geçmesinden de çekiniyordu. Bu yüzden savaşın başından itibaren stratejik önemi büyük olan Türkiye'yi müttefik devletlerin yanında savaşa sokmaya çalıştı.

1943 yılında Kahire ve Adana'da İsmet İnönü ile bu konuda yaptığı görüşmelerde, Türkiye'nin istediği askeri yardımı vermeye de yanaşmadı. Savaş sonrasında Avrupa ülkelerinin güvenliğine ve demokratik yönetilmelerine katkı sağlayan NATO, Avrupa Konseyi gibi kurumların oluşması için ise büyük çaba harcadı.

Churchill, 1953’te geçirdiği kısmi felç sonrasında, iş yoğunluğunu kademeli olarak azaltmış 1955’ten sonra ise emeklilik hayatı yaşamıştır. 15 Ocak 1965 tarihinde, şiddetli bir felç geçiren Churchill  24 Ocak 1965 tarihinde Londra'daki evinde öldü. I. ve II. Dünya Savaşlarında aktif görev alan ve savaşların seyirlerinin değişmesinde de kararlarıyla imzası bulunan, ayrıca, dünyanın 1900-1950 yılları arasında sorunlu birçok bölgesinde görev yapan, yeni kurulan dünya düzeninde haritaların şekillenmesinden, uluslararası kuruluşların oluşturulmasında etkin rol oynayan İngiliz devlet adamı Churchill’in cenaze töreni, o güne kadar bir devlet adamı için yapılan en kalabalık tören olmuştur.

Henüz Yorum Yapılmamış