1950'den 1967’ye kadar şiddet ve zorbalıkların hakim sürdüğü ve Filistin sorunlarının çözülemediği bir dönem yaşandı ve bu sırada İsrail, Filistin’deki İngiliz mandası altında olan tüm bölgeyi işgal etti. Bu olaylar sonucunda Birleşmiş Milletler'de 242 sayılı karar alındı.
UNEF I’in Kuruluşu
İsrail’in, Mısır’a karşı askeri operasyonlara başlaması ve daha sonra İngiltere ve Fransa’nın da bu harekata katılması neticesinde Ortadoğu’da 29 Ekim 1956 yılında silahlı çatışmalar tekrar patlak verdi. Mısır, şiddetle artan gerilimin ortasında, aynı yılın Temmuz ayında Süveyş Kanalı’nı millileştirdi.
Genel Kurul acil bir oturumla ateşkes çağrısında bulundu ve kriz istilacı güçlerin bölgeden çekilmesiyle sona erdi ve Birleşmiş Milletler Acil Gücü de (UNEF I) bölgeye konuşlanarak Birleşmiş Milletler’in ilk barış gücü olarak tarihe geçti.
UNEF I, Genel Sekreter’e Mısır topraklarında ve Gazze Şeridi’nde konuşlanan barış gücüne daha fazla rıza göstermeyeceğini bildiren Mısır’ın isteği üzerine Mayıs 1967’de geri çekildi. 5 Haziran 1967’de İsrail ile Mısır, Ürdün ve Suriye arasında gerginlikler başladı.
Güvenlik Konseyi’nin talep ettiği ateşkes taraflarca kabul edilene kadar, İsrail askeri güçleri, Mısır’da Sina’yı, Gazze Şeridi’ni, Doğu Kudüs de dahil olacak şekilde Batı Şeria’yı ve Suriye’de Golan Tepeleri’nin bir kısmını işgal etti.
Ateşkes güvenceye alındıktan sonra, Güvenlik Konseyi, İsrail’den askeri operasyonların gerçekleştiği bölgelerdeki halkın emniyet, refah ve güvenliğini sağlamasını ve yerlerinden edilen kişilerin geri dönüşlerini kolaylaştırmasını isteyen 237 (1967) sayılı kararı kabul etti. İlgili Devletler’den, 1949 yılında imzalanan 4. Cenevre Sözleşmesi’nde belirtildiği üzere savaş döneminde sivil kişilerin korunmasını sağlayan insani ilkelere titizlikle saygı göstermeleri istendi.
Savaşın başlamasının ardından toplanan beşinci özel oturumunda Genel Kurul, Hükümetleri ve uluslararası organizasyonları savaştan etkilenenlere acil insani yardıma çağırdı. Kurul, İsrail’den geri adım atmasını, Kudüs’ün statüsünü değiştirecek yaptırımlardan vazgeçmesini istedi.
Birleşmiş Milletler 242 sayılı Güvenlik Konseyi kararı
Güvenlik Konseyi pek çok müzarekeden sonra 22 Kasım 1967’de Orta Doğu’da barışçıl bir ortam için gereken ilkeleri sıralayan 242 (1967) sayılı kararı oy birliği ile kabul etti.
Karar, adil ve uzun soluklu bir barışın tesisinin aşağıdaki iki ilkenin uygulanması ile mümkün olacağını taahhüt etti;
* İsrail silahlı kuvvetlerinin son çatışmada işgal edilen bölgelerden çekilmesi,
* Tüm iddialardan vazgeçilmesi ve çatışmaya mahal verecek davranışlardan kaçınılması; egemenlik, toprak bütünlüğü ve bölgedeki her devletin siyasi bağımsızlığı ve barış içinde, her türlü tehditden ve şiddet hareketinden uzak, güvenli ve kabul edilen sınırlar içinde yaşama hakkına saygı duyulması.
Karar ayrıca, bölgedeki her Devletin toprak bütünlüğüne saygı duyulması ve “mülteci sorununa da adil bir çözüm bulunmasını” istedi.
Mısır ve Ürdün 242 (1967) sayılı kararı kabul etti ve İsrail’in 1967 savaşında işgal ettiği bütün topraklardan çekilmesini de müzakerelere bir ön koşul olarak şart koştular.
İsrail'de Güvenlik Konseyi’nin kararını kabul ederek geri çekilme ve mülteciler meselesinin ancak Arap Devletleri ile doğrudan görüşmelerle ve kapsamlı bir barış anlaşmasının neticesinde çözülebileceğini vurguladı.
Suriye ise İsrail’in çekilmesinin Arap ülkelerinden beklenen ödünlere bağladığını iddia ederek kararı kabul etmedi. 1964’te Filistin’in çıkar ve isteklerinin gerçekleşmesini sağlamak için oluşturulan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) de Filistin sorununu bir mülteci problemine indirgediğini söyleyerek kararı şiddetle eleştirdi.
1) Güvenlik Konseyi’nin 22 Kasım 1967 tarih ve 242 sayılı kararı
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi,
Orta Doğu’daki ciddi durum ile ilgili süren endişesini ifade ederek,
Savaş ile toprak kazanmanın kabul edilemezliği ve bölgedeki her devletin güven içinde yaşayabileceği adil ve kalıcı bir barış için gayret edilmesi gereğini vurgulayarak,
Birleşmiş Milletler anlaşmasını kabul eden bütün üye devletlerin Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 2. maddesine uygun olarak hareket etmek yükümlülüğünde olduklarını vurgulayarak,
1. Anlaşma esaslarının icrasının Orta Doğu’da kalıcı ve adil bir barışın tesis edilmesini gerektirdiğini, bunun da aşağıdaki kurallara uyulmasını gerektirdiğini beyan eder :
İsrail silahlı kuvvetlerinin;
- Son çatışmada işgal ettiği topraklardan çekilmesi,
- Hak iddialarından veya savaşa yol açabilecek tavırlardan vazgeçilmesi,
- Bölgedeki her ülkenin egemenliği, toprak bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığına ve tehdit ve şiddet hareketlerinden uzak şekilde, tanınan sınırları içinde güvenle yaşama hakkına saygı duyulması ve bunların kabul edilmesi;
2. Ayrıca;
a) Bölgedeki uluslararası sularda denizciliğin serbestliğinin garanti altına alınması,
b) Mülteci sorununa adil bir çözüm getirilmesi,
c) Askerden arındırılmış bölgelerin kurulması gibi tedbirlerle bölgedeki her devletin bölgesel dokunulmazlığı ve politik bağımsızlığının güvence altına alınmasının gereksinimini onaylar.
3. Genel Sekreter’den anlaşmaya varılmasını destekleyecek ve bu karardaki koşul ve kurallar ile uyum içinde barışçıl ve geçerliliği kabul edilmiş bir anlaşmaya ulaşmak için harcanan çabalara yardım edecek bir Özel Temsilci atamasını talep eder;
Genel Sekreter’in Güvenlik Konseyi’ne Özel Temsilci’nin çabalarının getirileri hakkında en kısa zamanda rapor vermesini talep eder.
Oy birliği ile 1382. toplantıda kabul edilmiştir.
Kaynak: www.unicankara.org.tr