Camp David Sözleşmeleri'nin imzalanması ile sonuçlanan süreç Kasım 1977’de Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın Kudüs’e gitmesiyle başladı. Bu ziyaret Ortadoğu sorununda bir yeni dönem başlattı.
Bu ziyareti takiben Mısır ve İsrail arasında Amerika Birleşik Devletleri’nin aracılığı ile doğrudan görüşmeler yapıldı ve neticesinde de 1978 Eylül ayında Camp David Sözleşmeleri olarak bilinen 2 adet “çerçeve barış” sözleşmesi imzalandı. Diğer Arap Devletlerinin çoğu ve FKÖ’nün güçlü itirazlarına rağmen, bu sözleşmeler sonunda Mısır ve İsrail arasında Mart 1979’da bir barış antlaşması imzalandı ve bunun neticesi olarak ta İsrail Nisan 1982’de Sina’dan askerlerini çekti.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan, 1 Eylül 1982’de “kalıcı, adil ve uzun soluklu bir barış” için işgal altındaki Filistin topraklarında Ürdün ile işbirliği içinde Filistinlilerin bir özerk yönetim kurmalarını önerdi. Reagan ayrıca İsrail yerleşimlerinin dondurulmasını istedi. “Reagan Planı” diye adlandırılan plan Güvenlik Konseyinin 242 (1967) ve 338 (1973) sayılı kararlarında yansıtılan “barış için toprak” formülü üzerine kuruldu.
Aynı ay içinde, Fas’ın Fes kentinde Arap Ülkeleri Teşkilatı 12.Zirve toplantısı yapıldı. Bu zirvede, İsrail’in 1967’de işgal ettiği bölgelerden çekilmesi, işgal edilen Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimlerinin boşaltılması, Filistinlilerin kendi kendilerini yönetme haklarının teyid edilmesi ve Birleşmiş Milletler’in kontrolü altında gerçekleşecek bir geçiş döneminin ardından bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını talep eden bildiri kabul edildi. “Fes Bildirisi” olarak adlandırılan bu bildiri aynı zamanda Güvenlik Konseyi’nden “bağımsız Filistin Devleti de dahil olmak üzere bölgedeki bütün devletler arasında” barışı güvence altına almasını istedi. Genel Kurul da Arap barış planına sıcak bakmaya başladı.
ABD başkanı Nixon, 1974'ten itibaren Mısır ile ilişkilerini güçlendirmeye başlamış, Ortadoğu'ya kalıcı bir barışı getirebilmek amacıyla kolları sıvamıştı. 1977 yılına gelindiğinde ABD, barış görüşmelerini arttırdı. Ayrıca Mısır ve İsrail arasında karşılıklı resmi görüşmeler başladı. Bir taraftan barış diyen İsrail, öte taraftan Batı Şeria bölgesinde yeni yerleşim yerleri açtıkça, görüşmeler tıkanıyordu. İmdada yetişen Yahudi lobisinden ABD'nin Dışişleri Bakanı Henry Kissenger, ''mekik diplomasisi' başlattı. Özellikle Mısır ve İsrail'i orta bir yere getirmeyi başardı. Sonucunda da Camp David Anlaşmaları imzalandı.
Dönemin ABD başkanı Jimmy Carter gözetiminde 12 gün boyunca süren gizli pazarlık sonuçlandı. Mısır devlet başkanı Enver Sedat ve İsrail Başbakanı Menahem Begin arasında 17 Eylül 1978'de Camp David'de 26 Mart 1979'da imzalanacak barış anlaşmasının temeli atıldı. Camp David imzalandı. Bu iki lider daha sonra da (1978) Nobel Barış ödülünü birlikte alacaktı.
Camp David Anlaşmaları'na göre;
* Gazze ve Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilere, özellikleri İsrail, Mısır ve Ürdün tarafından belirlenecek, beş yıl sürecek olan bir muhtariyet (özerklik) verilmelidir. Muhtariyet dönemi içerisinde İsrail, asker miktarını askeri seviyeye indirmelidir. Muhtariyet döneminin 3. yılından itibaren İsrail, Mısır, Ürdün ve Filistin temsilcileri bir araya gelmeli; Batı Şeria ve Gazze'nin nihai statüsü için anlaşma yapılmalıdır. Dönem içinde İsrail ve Ürdün de müzakere görüşmeleri düzenlemelidir.
* İsrail, Sina Yarımadası'ndan çekilmelidir. Buna karşılık Mısır da İsrail'i tanımalıdır.
Camp David Anlaşmaları Sonucunda;
* İşgalci İsrail, Filistin toprakların resmiyet, meşruiyet kazanmaya çalıştı.
* İsrail, Kudüs'ü yahudileştirme fırsatı buldu.
* İsrail, batı sınırlarını güvence altına aldı.
* İlk kez bir Arap ülkesi, Mısır, İsrail'i resmen tanıdı.
* Anlaşmaya diğer Arap ülkeleri şiddetle karşı çıktı. Mısır'a olan para desteğini çekti. Hatta Bağdat'ta toplanan Arap ülkeleri, 1979 Mart'ında Mısır'dan anlaşmayı feshetmesini istedi.
* Arap ülkeleri SSCB'ye yakınlaştı.
* Mısır, ABD'ye yakınlaştı. ABD, Mısır'a para desteği sağladı.
Sonuç olarak Ortadoğu'da istenen nihai barış sağlanamadı. Çünkü İsrail, yeni yerleşim yerleri açmayı sürdürdü. Golan Tepeleri'nden vazgeçmedi. Kudüs'ü başkent ilan etti. Filistin halkına baskı yapmayı sürdürdü.