Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa edilen eski şehir surları, Osmanlıların Kudüs’te bıraktığı en önemli eserdir. Surlar, günümüzde hala bütün ihtişamıyla ayakta durmaktadır.
Kudüs surlarındaki kapılar...
Kudüs eski şehri çevreleyen surların, 7 kapısı bulunmaktadır. Bunlardan 6’sı Kanuni döneminde yeniden inşa edilmiş olup, Kanuni’nin yaptırdığına dair kitabeleri yer almaktadır. Sadece “Yeni Kapı” Sultan İkinci Abdülhamid döneminde açılmıştır, ancak kitabesi yoktur. Diğer kapılardaki kitabeler de zamanla silinmekte, İsrail bu kitabelerin bakım-onarımını yapmadığı gibi, başkalarının yapmasına da müsaade etmemektedir.
Günümüzde Müslümanlar, eski şehrin Şam, Sâhira ve Esbât kapılarını; Hıristiyanlar Esbât, Cedîd ve El Halîl kapılarını; Yahudiler ise Meğâribe, Nebî Davud ve El Halîl kapılarını yoğun olarak kullanmaktadır. Turistler ise daha çok, kapıların en ihtişamlısı olan Şam Kapısı ile şehre batı yönünden girişi sağlayan El Halîl Kapısı’nı tercih etmektedir.
Kudüs surlarının her bir kapısı, ayrı bir hikâyeye sahiptir.
Müslümanların yoğun olarak kullandığı Şam ve Sâhira kapılarının girişinde polis kontrol noktaları vardır. Mescid-i Aksâ’nın tüm kapılarında ise İsrail polisi nöbet tutmakta, kapıların içinde de İslâm Vakfı’na bağlı Aksâ’nın güvenlik görevlileri beklemektedir.
Mescid-i Aksâ’nın anahtarları, -maalesef- İsrail’in elinde bulunmaktadır. İslâm Vakfı her ne kadar “Anahtarlar bizde” dese de, İsrail polisi kapılardaki nöbet yerlerine gelmeden, kapılar açılmamaktadır. Nitekim İsrail, 14 Temmuz 2017’de patlak veren Aksâ olayları sırasında, Mescid-i Aksâ’nın bütün kapılarını iki gün boyunca kapalı tutmuş, içeriye de görevli hiçbir Filistinliyi sokmamıştı. O günlerde, Aksâ’da ezan dahi okunamamıştı. Geçen aylarda da, yaşanan iki çatışmanın ardından Aksâ’nın kapıları İsrail tarafından kapatılmıştı. Daha önceki yıllarda yaşanan daha büyük krizlerde bile Aksâ’nın kapılarını kapatmayan İsrail yönetimi, bugün en ufak bir gerginlikte kapılara kilit vurmaktadır.
Mescid-i Aksâ’nın 15 kapısı bulunmaktadır. Bu kapılardan 5’i kullanıma kapalıdır. Hıtta, Esbât, Nâzır ve Silsile Kapıları, tüm namaz vakitlerinde açıktır. Bu 4 ana kapı dışındakiler, sabah ve yatsı namazlarında kapalıdır. Batı yönündeki Meğâribe Kapısı ise Yahudi ve Hıristiyanlara açıkken, Müslümanlara kapalıdır.
1) Babul Amud (Şam Kapısı)
Şam Kapısı, Kudüs surlarındaki en gösterişli ve en büyük kapıdır.
Kudüs eski şehrin kuzey tarafında yer almaktadır. Roma döneminde, mevcut kapının alt kısmında İmparator Hadrian’ın heykelinin yer aldığı dev bir sütun bulunduğu için, bu kapının diğer ismi “Âmûd (Sütun) Kapısı”dır.
Şam Kapısı'nın altındaki Roma kalıntıları...
Kapıdan içeri girildiğinde, merdivenlerin bitiminde yol ikiye ayrılarak sur içinin en büyük iki caddesine açılır: Vadi (el Vâd) ve Hân el-Zeyt Çarşısı. Kapıdan çıkıldığında ise, Sultan Süleyman ve Nablus caddeleri karşımızdadır.
1527’den itibaren Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle surların yenilenmesi sırasında inşa edilen kapı, Kudüs surlarındaki kapıların en ihtişamlısı ve en güzelidir. Günümüze kadar ayakta kalan kapı iki kısımdan oluşmaktadır. Osmanlı’nın inşa ettiği üst bölümün altında, şu anda yer hizasının da aşağısında kalan kısımda, Roma döneminden kalıntılar vardır.
Yakın dönemde çok sayıda Filistinli, İsrail askerleri tarafından bu kapı civarında şehit edildiğinden, Kudüs halkının dilinde kapının ismi “Şehitler Kapısı” olarak yerleşmiştir. Çok değil, 3-4 sene öncesine kadar Şam Kapısı’nın önü seyyar satıcılar ve yerli halkın bulunduğu canlı bir mekân iken, İsrail yönetimi artık burada uzun süre kalmaya ve durmaya izin vermiyor. Kapının önüne ve çevresine güvenlik gerekçesiyle 3 yeni seyyar karakol ve gözetleme kulesi diken İsrail, sadece baskıyı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda Şam Kapısı’nın siluetini de değiştiriyor.
Şam Kapısı'nın önündeki bu hareketli manzara, artık mazide kaldı.
Konumu nedeniyle stratejik bir öneme sahip olan Şam Kapısı’nın genellikle Vadi Caddesi üzerinden Aksâ’ya giden Müslümanlar, Hân el Zeyt Çarşısı’ndan Kıyâme Kilisesi’ne giden Hıristiyanlar, Kudüs’ü ziyarete gelen turistler ve Şam Kapısı yakınlarındaki ikamet eden Filistinliler kullanmaktadır. Son dönemde, Ağlama Duvarı’na giden Yahudiler de bu kapıdan geçmektedir. Yerleşimci Yahudiler de, özellikle İsrail’in dini ve milli bayramlarını bahane ederek bu kapıyı kullanmakta, yüzlercesi burada toplanarak Filistinlileri provoke etmeye çalışmaktadır. Normalde her zaman kullandıkları Meğâribe veya el Halîl kapılarını kullanabilecekken burayı tercih etmeleri, hiç şüphesiz ki maksatlıdır. Filistinliler de eylemlerini burada düzenlemektedir.
Şam Kapısı, temizlik için sur içine giriş-çıkış yapan küçük araçlar dışında, trafiğe kapalıdır.
2) Sâhira Kapısı
Rivayete göre, Salahaddîn Eyyûbî ve askerleri, bu kapıdan Kudüs'e girmiştir.
Kudüs surlarının kuzeydoğu kısmında yer almaktadır. Batılıların “Herod Kapısı” ismiyle andıkları kapı, Sultan Süleyman ve Salahaddin caddelerine bakmaktadır. Rivayete göre, Salahaddîn Eyyûbî 1187’de Kudüs’ü yeniden fethederken, şehre tam bu noktadan girmiştir. Salahaddîn’in askerlerinin kapının girişinde sabahlayıp burada savaştıkları için, kapıda “Sâhira” yani “Uyanık kalanlar” ismi verilmiştir. Kapının dışarı açıldığı noktaya çıkan cadde de, Salahaddîn ismini almıştır.
Sâhira Kapısı, araç trafiğine kapalıdır.
3) Esbât Kapısı
Esbât Kapısı, Batılıların dilinde ''Aslanlı Kapı'' olarak geçer.
Eriha yönüne baktığı için “Eriha Kapısı”, Hz. Meryem’in dünyaya geldiğine inanılan mağaranın hemen yanında bulunduğu için de “Sitti Meryem Kapısı” adlarıyla da anılmıştır. Memlûk Sultanı Zâhir Baybars döneminde yapılan iki aslan figürünü, kapının üzerinde bugün de görmek mümkündür.
Esbât Kapısı'ndaki aslan motifleri...
Bu aslan motiflerinden dolayı, Batılılar buraya “Aslanlı Kapı” demektedir. Kapıdan dışarı çıkıldığında sağda Rahmet Mezarlığı, solda ise Yûsufiyye Mezarlığı yer alır.
Uzi Narkiss (solda), Moşe Dayan (ortada) ve Yitzhak Rabin, Esbât Kapısı'ndan Kudüs'e giriş yaparken.
1967’de Kudüs’ü işgal eden İsrailli komutanlar, bu kapıdan şehre giriş yapmıştır. Dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan, Genelkurmay Başkanı Yitzhak Rabin ve Kudüs Komutanı Uzi Narkiss, kapıdan birlikte girmişlerdir.
4) Meğaribe Kapısı
Vaktiyle Mağribli Müslümanların yaşadığı mahalleye giriş yapılan kapı.
Eski şehrin güneydoğu tarafında yer almaktadır. İsminin anlamı “Mağribliler” demek olan kapı, Salahaddîn Eyyûbî döneminde Fas ve civarından getirilip Kudüs’e iskan edilen Müslümanların yaşadığı mahalleye açılmasından dolayı, bu şekilde adlandırılmıştır. 1967’de Kudüs’ün İsrail tarafından işgal edilmesinden hemen sonra, Mağriblilerin yaşadığı mahalle buldozerlerle yıkılmış, çok sayıda ev ve tarihî eserin yok edilmesiyle Burak (Ağlama) Duvarı’na alan açılmış, mahallenin diğer kısımlarına da Yahudiler yerleştirilmiştir.
İşgalden hemen sonra, Ağlama Duvarı'nın önündeki alanı açmak için tarihî Mağribliler Mahallesi buldozerlerle yıkılarak yok edildi.
Eski dönemlerde şehrin çöplüğü olarak kullanılan alana açıldığı için “Çöp Kapısı” adıyla da anılan kapıdan, bugün daha çok Yahudiler ve Batılı turistler giriş-çıkış yapmaktadır. Normalde, Kudüs’ün güneyindeki Silvan Mahallesi’nde oturan Müslümanların Aksâ’ya ulaşmalarının en pratik yolu, bu kapıyı kullanmalarıdır. Ancak yol üzerine İsrail tarafından konulan kontrol noktalarındaki bıktırıcı muamele nedeniyle, burası Müslümanlar tarafından eskisi kadar kullanılmamaktadır.
Meğâribe Kapısı, araç trafiğine açıktır. Burak Duvarı’na gelen yabancı misafirlerin makam araçları, burayı kullanmaktadır.
5) Nebî Davud Kapısı
1967'deki işgal sırasında yaşanan çatışmaların izi, kapının cephesinde bugün de görülmektedir.
Eski şehrin güneybatı kısmında yer almaktadır. Yahudilerin “Siyon Kapısı” olarak adlandırdığı kapının dış cephesinde, 1967’de şehrin işgali sırasında yaşanan çatışmaların kurşun izlerini bugün de görmek mümkündür.
Hz. Davud'a nispet edilen kabir.
Nebî Davud Kapısı’nın hemen dışında, Hz. Davud’a nispet edilen bir kabir bulunur. Kapıya “Nebî Davud / Davud Peygamber” denmesinin sebebi de budur.
6) El Halîl Kapısı
El Halîl Kapısı, Yahudiler tarafından ''Yafa Kapısı'' olarak adlandırılır.
Eski şehrin batı tarafında, surların batı yönündeki tek çıkışıdır. Araplar burayı “El Halîl” ismiyle anarken, Yahudiler ve Batılılar “Yafa Kapısı” ismini kullanır. Kapının hemen iç kısmında, Kudüs içkalesi yer alır. 1967’deki işgalden sonra İsrail tarafından müzeye çevrilen kalede bulunan mescidin mihrabının Hz. Davud döneminden kalma olduğuna inanılır.
Alman İmparatoru İkinci Wilhelm'in konvoyunun Kudüs'e girişi...
Kapı, araçların geçemeyeceği kadar dar ve küçüktür. Ancak hemen yanı başındaki surlar, 1898’de Alman İmparatoru İkinci Wilhelm’in Kudüs’ü ziyareti sırasında arabaların geçmesi için yıkılarak şehre araç ve otomobil giriş-çıkışı sağlanmıştır.
7) Cedîd (Yeni) Kapı
Yeni Kapı, Sultan İkinci Abdulhamid'in emriyle açılmıştır.
Eski şehir surlarının kuzeybatı kısmında yer alır. Hıristiyan hacıların ve o muhitte yaşayan halkın şehre ulaşımını kolaylaştırmak için, Sultan İkinci Abdulhamid’in emriyle açılmıştır. İsminin “Cedîd” (Yeni) olmasının nedeni budur. Halk arasında “Abdulhamid Kapısı” adıyla da anılmıştır.
Kudüs surlarındaki kapılar - gzt.com/mecra
Bir önceki dosya Altı Gün Savaşları için;