Babil Kralı II.Nabukadnezar(Buhtunnasr)

Milâttan önce 605-562 yılları arasında hüküm süren, Yahuda Devleti’ni ortadan kaldırarak Kudüs’ü ve Süleyman Mâbedi’ni yakıp yıkan Bâbil kralıdır.

İbrânîce’de ismi Nebukadrezzar (Nebukadretsar) ve Nebukadnezzar (Nebukadnetsar) şeklinde nakledilmektedir. İslâmî kaynaklarda Araplar’ın ona Buhtnassar, İranlılar’ın ise Buht-i Nassar dedikleri nakledilmektedir. Buhtunnasr, Yeni Bâbîl Krallığı’nın kurucusu ve Keldânî hanedanının ilk kralı Nabopolassar’ın oğludur.

Babasının saltanatı sırasında orduda kumandan olarak görev yapmıştır. Firavun II. Nechao’nun Fırat’a doğru ilerlemesi üzerine, hasta olan babası tarafından ordunun başına getirilmiş, Mısır ordusunu Kargamış’ta yenerek geri çekilmeye mecbur etmiştir (M.Ö 605). Firavun II. Nechao’yu Mısır sınırına kadar takip eden Buhtunnasr, bu arada Suriye ve Filistin ile Yahuda Krallığı’nı da yönetimi altına almış, fakat babasının ölümü üzerine Bâbil’e dönerek tahta geçmiştir. M.Ö. 599’da, Mısır tarafını tutan göçebe kabilelerin kontrolünü sağlamak için tekrar Suriye’ye sefer yapmış ve arap topraklarını yağmalamıştır.

Hz.Süleyman’ın vefatından sonra Beni İsrail topluluğu ikiye ayrılmış, on kabileden İsrail devleti, iki kabileden ise Yehuda devleti kurulmuştur. On kabilenin bir araraya gelmesiyle kurulan İsrail devletini M.Ö 721’de Asuriler yıkmıştır.  Yahuda Kralı Yehoyakim’in, Peygamber Yeramya’nın öğütlerine rağmen vergi ödememesi üzerine Babil kralı Buhtunnasır M.Ö. 598 yılı sonunda Kudüs’e yürümüş ve birkaç hafta süren kuşatmadan sonra M.Ö. 16 Mart 597’de şehri almış ve Yehuda devleti böylece yıkılmıştır. Kudüs’ün düşmesinden önce ölen Yehoyakim’in yerine geçen oğlu Yehoyakin ise tahtta ancak üç ay kalabilmiş, Bâbil ordusu tarafından şehrin teslim alınışından sonra ise ailesi ve ileri gelenlerle birlikte Bâbil’e götürülmüştür. Buhtunnasır, Yehoyakin’in yerine onun amcası Mattanya’yı, adını Tsedekiya olarak değiştirip kral yapmış, ayrıca, kral evinin ve mabedin hazinelerini de yağmalamıştır.

2.Nebukadnezar

Başlangıçta Bâbil krallığına itaat eden Tsedekiya, saltanatının dokuzuncu yılında Ürdün’ün doğusunu kontrol eden Edom, Ammon, Moab ve Tyr (Sur) kabileleri ile anlaşma yaparak Mısır’ın yanında yer almış ve Bâbil’e vergi ödemeyi reddetmiştir. Bunun üzerine Bâbil ordusu Kudüs’e yürümüş ve şehri kuşatmıştır. Mısır yardıma gelmemiş ve bir yıldan uzun süren kuşatmadan sonra Buhtunnasr şehri almıştır (M.Ö 586). Yahuda Kralı Tsedekiya kaçmaya çalışırken yakalanmış, gözleri önünde ailesi katledilmiş, kendisi de kör edilerek yahudilerin büyük bir kısmı ile birlikte esir olarak Bâbil’e götürülmüş, ayrıca, Kudüs şehri tamamen yakılmış, Süleyman Mabedi yıkılmış ve yahudiler de Kudüs’ten sürgün edilmiştir.

Nebukadnezar, Bâbil’i imar edip ülkesinin merkezi yapmış, karısı Amytis’in sıla hasreti çekmemesi için günümüzde Irak sınırları içerisinde yer alan Musul’a yakın, Dicle nehrinin kenarında bulunan Babil’in başkenti Ninova’da yapay dağlardan ve suların akacağı büyük teraslardan oluşan Babil’in asma bahçelerini yaptırmıştır.  Bölgenin doğu ve batısında kendisine karşı koyacak kimse bırakmamış, sonrasında gurura kapılarak tanrılığını ilan etmiştir. Nebukadnezar, bir gece rüyasında çok büyük bir ağacın dallanıp yeşillenerek gökyüzüne yükseldiğini dallarında kuşların gölgesinde hayvanların otladığını görür. Ancak gökyüzünden şiddetli bir sesin ağacın kesilmesini emrederek ağacın insan olan kalbi yerine hayvan kalbi konulacağını kökünün çıkarılmadan kalacağını ve etrafının demirlerle çevrilmesini emrettiğini görür. Rüya yorumcularının bu ağacın kendisi olduğunu krallığını kaybedeceğini ve sonra tekrar verileceğini söylemeleri üzerine nihâyet aklını kaybederek kendisinin bir öküz olduğunu zannetmeye başlamış, yedi yıl boyunca ormanlarda dolaşmış, yabani hayvanlarla birlikte otlamıştır. Bu süre içerisinde Babil krallığını, hanımı idâre etmiştir. Bazı kaynaklarda, ölümünden bir sene öncesinde, aklı kendisine iâde edilip böylece öldüğü de rivâyet edilmektedir.

Buhtünnasr, Kudüs şehrini defalarca yağmalamış, Tevrât ve Zebûr’u yakıp ortadan kaldırmıştır. Böylece, zaman geçtikçe Tevrât’ın birçok bölümü unutulmuştur. Hatırda kalanlar yazılmaya başlandığında ise, Tevrât aslî hüviyetini tamâmen kaybetmiş, birbirini tutmayan çeşitli risâleler ortaya çıkmış. M.Ö. 500 yıllarında yaşadığı tahmin edilen Ezrâ (Üzeyr), yazılan bu Tevrât’ları toplamış, Mâbedin ikinci kez yapılışında bulunmuştur. Bugünkü yahûdî anlayışına göre o zamana kadar tamâmen kaybolmuş olan Tevrât’ı, Rab Yehuda, Ezrâ’ya yeniden vahyederek yazdırmıştır.

SONUÇ:

1.Yeryüzünde fesat çıkarmamaları ve kendi aralarında sapkınlığa ve ayrılığa düşmemeleri konusunda defalarca uyarılan yahudilerin adeta cezalandırıcısıdır Buhtunnasr’dır.

2.Yeryüzünde yaşanan büyük sürgünlerin ve ölümlerin yakılıp yıkılan kadim şehir Kudüs ve Süleyman mabedinin yıkılmasının, kaybolan Ahd-i Atik sandığının ve yakılan Tevratın azmettiricisi Buhtunnasr’dır.

3.Ne kadar yaşarsan yaşa, ne kadar çok büyük krallığın olsa da ‘’ben ne kadar büyük kralım, her şeyi ben yaptım, bu krallığı ben yarattım ‘’ diyerek öncesinde Nemrut gibi bir örnek olmasına rağmen ders almayan insanoğlunun haşa kendini Tanrı ilan eden sapkınlığının sembolü Buhtunnasr’dır.

Kaynaklar:

https://islamansiklopedisi.org.tr/buhtunnasr

İslam ve İhsan Dergisi,

www.arkeolojikhaber.com,

 

Henüz Yorum Yapılmamış