DOĞUMU VE TAHTA GEÇİŞİ
M.S. 575 yılında doğan Herakliyus, günümüzde Tunus’ta bulunan Kartaca Valisi Herakliyus’un oğludur. Dönemin Bizans İmparatoru Phokas’ın baskılarınakarşı ayaklanan babası, Mısır eyaletini de kendisine katınca Kuzey Afrika birliklerinden oluşan bir ordunun başında Herakliyus’u Bizans İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’a gönderdi. 3 Ekim 610’da halk tarafından sevgi gösterileriyle karşılandı ve 2 gün sonra da patriğin elinden imparatorluk tacını giydi.
KUDÜS VE ŞAM’IN SASANİLERCE İŞGAL EDİLMESİ
Herakliyus’un 610 yılında imparatorolduğu döneminde devlet ekonomik açıdan çöktüğü için ücretli asker toplamaya dayanan ordu sistemi de işlemiyordu. Herakliyus, ilk yıllarda Sâsânîler’in imparatorluk topraklarını istilâsını önleyemedi. 613’te Ermeniye ve Suriye’ye girerek Dımaşk’ı işgal eden Sâsânîler, ertesi yıl Kudüs’ü zaptederek burada günlerce katliam yaptılar ve Mukaddes Mezar Kilisesi’ni yakarak Îsâ’nın gerildiği kabul edilen kutsal haçı alıp Dicle Nehri’nin doğusunda, Bağdat’a 25 km uzaklıkta yer alan Sasanilerin başkenti Medâin’e (Ktesiphon) götürdüler.
İLK HAÇLI
Herakliyus’un askeri alanda yaptığı düzenlemelerle birlikte kilise bütün maddî imkânlarını imparatorun hizmetine verdi. 5 Nisan 622’de yapılan büyük dinî törenden sonra İstanbul’dan ayrılan Herakliyus, önce Anadolu toprakları ile Ermeniye bölgesini Sâsânî işgalinden kurtardı. Savaşlar büyük bir dinî heyecan içinde yapıldı. Savaşa giden askerler, yürüyüş sırasında ordunun önünde Îsâ’nın tasvirini taşıyorlardı. Bu sebeple İmparator Herakliyus sonraki nesiller tarafından “ilk haçlı” olarak kabul edilmiştir.
KUDÜS, SURİYE, MISIR VE FİLİSTİN’İN GERİ ALINMASI
Hristiyan Kafkas kabileleri ve Hazar Türkleri ile ittifak kuran Herakliyus, 627 yılında Sasaniler’i Ninova’da yenilgiye uğrattı. Bu sırada, İran hükümdarı 2. Hüsrev tahtından indirilip öldürüldü, yerine geçen oğlu Şiruye Herakliyus ile barış anlaşması yaptı. Sâsânîler, 591 yılında Bizanslılar’la yapılmış olan sınır antlaşmasına uyarak Ermeniye, Roma Mezopotamyası, Suriye, Filistin ve Mısır’ı Bizans’a iade etmeyi kabul ettiler. Bu zaferden sonra İstanbul’a dönen Herakliyus patrik, din adamları, senato ve halk tarafından törenlerle karşılandı.
Kur’an-ı Kerim’in bir mucizesi olarak, Mekke’de inen Rum Suresinde Allah Rumların yenildiğini, ancak kısa zaman içinde galip geleceklerine ilişkin bu hadiseyi şu şekilde bildirmiştir: “Rumlar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Fakat onlar bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip gelecekler. Önce olduğu gibi sonra da Allah’ın dediği olur. O gün müminler Allah’ın yardımı sebebiyle sevinecekler. O dilediğini muzaffer kılar. O çok güçlüdür, engin merhamet sahibidir.” (Rum Suresi 2-5)
KUDÜS’Ü ZİYARET EDEN TEK BİZANS İMPARATORU
Sâsânîler on yıllık işgalden sonra Bizans eyaletlerini boşaltırken onlara karşı kesin zaferler kazanan Herakliyus, geri alınan kutsal haçı Kudüs’e götürerek eski yerine yerleştirdi ve böylece Kudüs’ü ziyaret eden tek Bizans imparatoru oldu.
-
PEYGAMBER (SAV) TARAFINDAN İSLAM’A DAVET EDİLMESİ
Mekkeliler’le imzalanan Hudeybiye Antlaşması’ndan sonra dönemin ileri gelen devlet başkanlarını İslâm’a davet amacıyla mektuplar gönderen Hz. Peygamber (sav), Dihye b. Halîfe (ra) vasıtasıyla Herakliyus’a da bir mektup göndermiştir (628). Sâsânî Hükümdarı II. Hüsrev’e karşı üstünlük sağlamış olan Herakliyus’un bu sırada, daha önce geri aldığı kutsal haçı eski yerine dikmek ve Allah’a şükran ifadesi olarak dinî bir ziyaret yapmak için Kudüs’te bulunduğu kaydedilmektedir.
Busrâ valisi aracılığıyla huzuruna çıkan Dihye b. Halîfe’yi (ra) kabul eden imparator, ayrıca Suriye bölgesine ticaret için gitmiş olan Ebû Süfyân ve arkadaşlarıyla da görüşerek Hz. Muhammed (sav) hakkında bilgi almıştır. Kaynaklarda Herakliyus’un Dihye’yi (ra), konuyla ilgili görüşünü almak üzere bir mektupla Rûmiye’deki yakın dostu patrik Dagatır’a gönderdiği, Dagatır’ın İslâmiyet’i kabul ettiği, imparatora yazdığı cevabî mektupta Hz. Muhammed’in (sav) beklenen peygamber olduğunu söylediği, kısa bir süre sonra da patriğin çevresindeki Bizanslılar tarafından öldürüldüğü kaydedilmektedir. Hz. Muhammed (sav) hakkında elde ettiği bilgilerin peygamberlik vasıflarına uygun olduğunu belirten Herakliyus, Dihye’ye (ra) güzel muamelede bulunup onu hediyelerle uğurlasa da Müslüman olmayı veya cizye vermeyi kabul etmemiştir.
MUTE SAVAŞI
629 yılında İslâm ordusu Herakliyus’un askerleriyle ilk defa Mûte’de karşı karşıya gelmiştir. Farklı görüşler ileri sürülmekle birlikte savaşın asıl sebebi, Hz. Peygamber’in Busrâ valisini İslâm’a davet etmek üzere görevlendirdiği elçisi Hâris b. Umeyr el-Ezdî’nin (ra), Hristiyan Gassânî emîri Şürahbîl b. Amr tarafından öldürülmesidir. Müslümanların savaş hazırlıkları hakkında bilgi edinen kumandan Theodoros (Vikarios), Şürahbîl b. Amr kumandasında bölgedeki hristiyan Arap kabilelerinin de katıldığı, 100.000 veya 200.000 kişiden oluştuğu rivayet edilen Bizans ordusuyla birlikte, Hz. Peygamber tarafından gönderilen Zeyd b. Hârise (ra) kumandasındaki 3000 kişilik İslâm ordusunun karşısına çıktı.
Zeyd b. Hârise (ra), Cafer b. Ebu Talip, Abdullah b. Revaha gibi önde gelen komutanların da şehit olduğu bu savaşta İslâm ordusu Hâlid b. Velîd’in (ra) taktikleriyle geri çekildi. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’ın bir mucizesi olarak, peygamberimiz orduyu gönderirken üç kumandan tayin etmiş, bunlardan biri şehid olduğu takdirde diğeri kumandayı ele alacaktı; hepsi şehid düşerse müslümanlar kendi aralarından birini kumandan seçeceklerdi ki söyledikleri aynen gerçekleşmişti.
TEBÜK GAZVESİ
630 yılında Herakliyus’un büyük bir ordu hazırladığı haberi üzerine Hz. Peygamber, kuraklık ve kıtlığın hüküm sürmesine rağmen 30.000 kişilik bir ordu hazırladı ve hedefin Bizans ordusu olduğunu da açıkça belirtmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de (Tevbe:38-106) ve İslâm tarihi kaynaklarında İslâm toplumundaki savaş hazırlıklarıyla ilgili haberlerden, Sâsânîler’e karşı kesin bir üstünlük sağlayan Bizans’ın, müslümanlar tarafından ciddi bir güç olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber’in bizzat kumanda ettiği İslâm ordusu, Medine’nin 700 km. kuzeyinde Suriye yolu üzerindeki Tebük’te konaklamış, 15-20 gün burada kalındıktan sonra Bizans ordusuna rastlanmadığı için geri dönülmüştür.
FİHL SAVAŞI
Hz. Peygamber (sav)’in vefatından sonra Hz. Ebubekir (r.a) ve Hz. Ömer (r.a) döneminde Suriye, Filistin ve Ürdün’e ordular gönderildi. Hz. Ömer döneminde İslâm akınları artarak devam etti. 635 yılında yapılan Fihl Savaşı’nda Bizans ordusu binlerce kayıp verdi. Busrâ’nın elden çıkması ve Bizans birliklerinin Mercüssuffer’de yenilgisinden sonra Dımaşk (Şam) müslümanlara teslim oldu. Aynı yıl Bizans ordusu Mercürrûm Savaşı’nda ağır kayıplar verdi. Ba‘lebek, Humus ve Hama birer birer müslümanların eline geçti.
YERMÜK SAVAŞI VE SURİYE TOPRAKLARININ MÜSLÜMANLAR TARAFINDAN FETHEDİLMESİ
Herakliyus, ardarda gelen bu yenilgilere son verip kesin bir netice almak ümidiyle Suriyeli hıristiyan Arapların ve Ermenilerin de katıldığı 50-100 bin kişilik bir ordu hazırladı. Ordu kumandanlığını Theodoros Trithurios’a (Sakellarios) verdi. Bizanslılar’ın yaptığı hazırlıklardan haberdar olan Hâlid b. Velîd, Humus ve Dımaşk (Şam) taki kuvvetlerini geri çekerek 25 binden fazla askerin olduğu ordusuyla Yermük vadisine geldi.
636 yılı yaz sıcağında iki ordu üç ay herhangi bir savaş olmaksızın bekledi. Zafer ümitleriyle gelen Bizans ordusu 20 Ağustos 636 günü cereyan eden savaşta ağır bir yenilgiye uğradı. Başkumandan Theodoros öldürüldü. Yermük Savaşı ile Suriye Bizans’ın elinden çıkmış oldu.
İSLAM ORDUSUYLA SAVAŞIRKEN CEPHE GERİSİNDE
İran’a karşı yapılan savaşlarda ordularını bizzat idare etmiş olan Herakliyus, İslâm ordularıyla mücadeleyi önce Humus ve daha sonra Antakya’dan olmak üzere cephe gerisinden yönetmişti.
KUDÜS’ÜN MÜSLÜMANLARA TESLİM EDİLMESİ
Yermük Savaşı’ndan sonra Antakya’dan Urfa’ya ve Samsat’a giderek dağılan ordusunu toparlamaya çalıştıysa da başarılı olamadı ve çaresizlik içinde İstanbul’a döndü. Bizans’a ait Antakya, Halep ve bölgenin diğer önemli şehirleri kısa zamanda müslümanlara teslim oldu. 638 yılındada Kudüs, Patrik Sofranyus tarafından Halife Ömer’e (ra) bizzat teslim edildi.
ÖLÜMÜ
Daha sonra güneyden gelen İslâm ordularıyla mücadele etmek zorunda kalan Herakliyus hızlanan İslâm fetihleri karşısında başarılı olamadı.
Çaresizlik içinde İstanbul’a döndü. Uzunca bir süre Anadolu yakasında Hiereia’daki (Fenerbahçe) sarayında kaldı. Kapıldığı korku yüzünden denizi aşıp İstanbul Suriçi’ndeki asıl sarayına dageçmek istemiyordu. Nihayet kendisine karşı bir komplo hazırlandığını duyunca, rivayete göre denizi görmemesi için zemini toprakla kaplanmış ve iki tarafı ağaç dallarıyla örtülmüş gemilerden oluşan bir köprü vasıtasıyla atının üzerinde İstanbul’a geçebilmiş ve kısa bir süre sonra da 641 yılında ölmüştür.
Kaynak: İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı