IV.BALDWIN (1161-1185)
Tarihte meydana gelmiş birçok olay kendisinden sonra meydana gelecek olayların başlamasında bir domino taşı etkisi yaratmıştır. Bu domino taşlarından en önemli olanlarından biri de hiç şüphesiz Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü ele geçirmesidir.
Üç büyük dinin en kutsal mabetlerinin bulunduğu bu şehir için geçmiş çağlardan bugüne birçok savaş meydana gelmiştir. Kudüs’ün cüzzamlı kralı IV. Baldvin; cüzzam hastalığına rağmen beklenenden daha uzun yıllar krallık yapmış ve şehrini korumuştur. Bu yüzden IV. Baldvin ve Selahattin Eyyubi gibi iki büyük liderin mücadelesi gerçekten bilinmeye değerdir. IV.Baldvin'in 1185 yılında ölümünden sadece iki yıl sonra; Batı dünyasının 1.Haçlı Seferleriyle başlayan Kudüs’teki 88 yıllık hakimiyeti, 1187 yılında Kudüs'ün Selahaddin Eyyubi tarafından fethedilmesiyle sona ermiş, Batı Dünyası, Kudüs’ü Müslümanlardan geri alabilmek için; ileride ortadoğu coğrafyasında ve dünya genelinde siyasal, sosyal, ekonomik, askeri birçok etkisi olacak olan diğer Haçlı Seferlerini başlatmıştır.
1161 yılında doğan ve Kudüs Kralı I. Amalrik’in oğlu olan ve tahtın 1. Sıradaki varisi olan Baldvin, çocukluğunu babasının Kudüs’teki sarayında geçirdi. Zamanının çoğunu onu eğiten Surlu Vilyam adındaki bir tarihçi olan öğretmeniyle geçiriyordu. Bir gün öğretmeni genç prens hakkında üzücü bir gerçeğin farkına vardı. Arkadaşlarıyla oyun oynayan genç prens acı hissetmiyordu. Vilyam onunla yalnız kaldığı zamanlarda koluna kontrol amaçlı koluna çimdik atıp acı hissedip hissetmediğini soruyordu.
Baldvin’in acıyı hissetmemesi ileride bütün hayatını her yönden etkileyecek cüzzam hastalığının habercisiydi.
Babası Kral I. Amalrik’in ölümüyle veliaht IV. Baldvin 1174 yılında tahtı devralır. Ancak daha 13 yaşında olması nedeniyle erişkin yaşına gelene kadar krallık iki naip tarafından yönetilir. Baldvin’in hastalığı yüzünden saraydakiler onun uzun süre krallık yapamayacağını düşünmektedirler. Krallığı onun adına naip unvanıyla ilk önce Plancyli Miles, daha sonra babasının kuzeni Trabluslu III. Raymond yönetir. 1175’te yılında Raymond, Selahaddin Eyyubi ile bir barış anlaşması yapar.
Baldvin büyümekte olan tehlikenin ve Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü ele geçirme planları yaptığından haberdardı. Bu yüzden şehrin savunmasını uygun bir yerde yapmak için ordusu ve 375 şövalye ile birlikte 1177 yılında şu anki Tel aviv’in 50 km. güneyinde bulunan Ascalon’a doğru yola çıkar ancak 26 bin kişilik Eyyubi ordusu tarafından durdurulurlar. Bu sırada Selahattin Eyyubi Kudüs’e doğru ilerlemekte ve az sayıdaki Latin ordularının onu durduramayacağını düşünmektedir. Yol üzerinde; Ramla, Lydda ve Arsuf’a ele geçirir Ancak geride Latin ordularını durdurması için bıraktığı birlikler yenilmiş ve Latin orduları tekrar onun peşine düşmüşlerdi. Tapınak şövalyelerinin de desteğini alan IV. Baldvin’in ordusu Ramla bölgesinde Montgisard’da Eyyubiler’e yetişirler.
Selahaddin Eyyubi beklemediği bir anda saldırıya uğrar. Ordusu dağınık, uzun yürüyüşten dolayı yorgun ve savaşa hazırlıksızdır.
Haçlılar hazırlıksız Eyyubi ordusuna cepheden saldırarak büyük zayiat verdirir. Gece boyunca Selahaddin’i takip eden Baldvin sonrasında Ascalon’a çekilir. Özel muhafızları olan Memluk askerleri haricinde silahlı kuvveti kalmayan Selahaddin, uzun ve yorucu bir yolculuk sonucu Mısır’a dönebilir. Ordusunun ise sadece onda biri kurtulmuştur. Bu ağır yenilgi Selahaddin Eyyubi için; yeterince hazırlık yapmadan savaşa girmeme ve Baldvin’i bir daha hafife almama konusunda büyük bir ders olmuştur. Selahattin Eyyubi 10 yıl boyunca hazırlık yapar ve 10 yılın sonunda 1187 yılında döneminin en modern silahlarıyla eskisinden çok daha güçlü bir ordu oluşturmuş ve Hıttin savaşının ardından Kudüs’ü fethetmiştir.
16 yaşındayken Selahattin Eyyubi’yi ağır bir yenilgiye uğratan Baldvin’in başarıları ise uzun süreli olmamıştır. 1180 yılı ve sonrasında Eyyubi Ordusu kısa zamanda toparlanmıştır. Haçlı seferlerinin gizemli örgütü olan ve güçlü askerlerden oluşan Tapınak şövalyelerinin desteğini alan IV.Baldwin, 1183 yılında Selahaddin Eyyubi’ye karşı Lübnan üzerine bir kuvvet gönderir ancak burada Selahattin Eyyubi’nin ordusu tarafından bozguna uğrar.
Bu arada Baldvin’in sağlık durumu da kötüye gitmekte, kendi başına at sürememekte ve destek almadan ata binememektedir. Cüzzam hastalığından dolayı adeta inziva hayatı taşıyan ve uzun bir dönem yüzündeki derin yaraları göstermemek için metalden maske kullanan IV. Baldwin, annesinin 1184 yılı sonlarında Akka’da ölümünden birkaç ay sonra 1185 yılı baharında Kudüs’te ölmüş, ve Kutsal Kabir Kilisesi’ne defnedilmiştir.
KAYNAKÇA :
https://www.britannica.com/biography/Baldwin-IV-king-of-Jerusalem