Beyt'ül Makdis; Kutsal Toprak
Beytü'l-Makdis, türkçe ifadeyle “Kutsal Toprak” demek olup müslümanların ilk kıblesi, aynı zamanda en kutsal sayılan üç mescidinden biridir. Asıl adı Aramice Beth makdeşa, İbranice Beth ha-mikdaş ve Arapça Beytülmakdis olup "mukaddes ev" demektir. İlk kuruluşundan itibaren taşıdığı Beytü’l Makdis ismi, sonradan şehrin tamamı için kullanılmıştır. Buna Beytü'l-Mukaddes (mukaddes ev), Kudûs Camii ve Mescid-i Aksâ da denir.
İslam alimleri, Kur’an-ı Kerim’de, Mescid-i Aksa’nın ve çevresinin Beytü’l Makdis olarak adlandırıldığı konusunda hemfikirlerdir.
Mescid-i Aksâ; “en uzak mescid” demektir. Beytü'l-Makdis’in merkezi Mescid-i Aksa olup, Mekke'ye bir aylık mesafede olduğu için bu isim verilmiştir. Mescid-i Aksâ'ya da çevresiyle birlikte Harem-i Şerif denilmektedir. Mescid-i Aksa, Kudüs’ün doğusunda, etrafı yüksek surlarla çevrili, yaklaşık 144 bin metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Mescid-i Aksa’nın içinde, Kubbet-üs-Sahra, Kıble Mescidi gibi 200 civarı yapı bulunmaktadır. Mescid-i Aksa, Morya Tepesi’nde olup, tepenin en yükseğindeki kayalığın üzerinde Kubbet-üs Sahra bulunmaktadır. Yahudiler, şu anki Kubbet-üs Sahra’nın olduğu yerde Süleyman Tapınağı’nın olduğuna inanmakta, Süleyman Tapınağı’nı yeniden inşa etmek için Kudüs genelinde filistinli müslümanlara ait mülkleri, evleri işgali sürdürmektedir.
Hz. Muhammed’e (SAV) gelen bir emirle müslümanların kıblesi Kâbe oluncaya kadar, peygamberimiz ve ashabı namaz kılarken Mescid-i Aksa’ya yöneliyorlardı. Aynı zamanda Mescid-i Aksa yahudiler için de gerek Süleyman Tapınağı’nın burada olması, gerekse Hz. Musa’nın “ahit sandığı” nın burada olduğuna inanıldığı için kutsal olup, yahudilerin kıblesi konumundadır.
Peygamber Efendimizin, Rabbimiz ile arada hiçbir engel olmadan konuştuğuna inandığımız ve beş vakit namazın da farz olarak emredildiği Miraç gecesi için Kur'an-ı Kerîm'de İsrâ olayından bahsedilirken şöyle buyurulur: "Ona ayetlerimizden bazısını göstermek için kulunu geceleyin Mescid-i Haram'dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ ya götüren Allah her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. " (el-İsrâ' 17/1).
İşte Miraç Gecesinde, Peygamber Efendimiz, “Hüzün Yılı” olarak da adlandırılan 618 yılında, bir gece Burak adlı bineğiyle Mekke’den Beytü’l-Makdis’e seyahat etmiş, Burak adlı bineğini Mescid-i Aksa'nın dış duvarına bağlamış, ardından Mescid-i Aksanın içerisinde o güne kadar yeryüzüne gelen bütün peygambere namaz kıldırmıştır.
Hz. Muhammed (SAV), “yolculuk ancak şu üç mescitten birine olur”, diyerek bunlardan birinin Mescid-i Aksa olduğunu bildirmiştir. Diğerleri ise Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’dir. Hz. Peygamber miraç gecesinde; "Burak'a bindim Beytu'l-Makdis'e gittim" (Müslim, İman, 259; Nesaî, Salât, 10) buyurmuştur.
Beytü’l-Makdis’in zengin bir tarihi geçmişe sahip olması, üç semavi din tarafından da kutsal sayılması, siyasi rekabetin yaşandığı topraklar olması, Kur’an-ı Kerim’de bereket merkezi olarak gösterilmesi, üç kıtanın (Asya, Avrupa ve Afrika) buluşma noktası olması ve jeopolitik konumu, bu bölgenin önemini göstermektedir. Tarih boyunca yıkım ve işgallere sahne olan Beytü'l-Makdis ve çevresi, müslümanların kontrolünde olduğu dönemlerde (Hz. Ömer dönemi, Emevi, Abbasi, Fatımi, Eyyubi, Memlükler, Osmanlı) en rahat ve bereketli günlerini geçirmiştir. Ancak, 1917 yılında I. Dünya Savaşı sürerken, Osmanlı Devleti bu bölgeyi İngilizlere karşı yaptığı savaşta kaybetmiş ve Osmanlı askerleri 9 Aralık 2017 tarihinde Filistin'den ayrılmıştır. Filistin toprakları 1917-1948 yılları arasında İngilizlerin, 1948’de itibaren de günümüze kadar yahudilerin işgali altında bulunmaktadır.
Mescid-i Aksa ile İlgili Hadisler
- Peygamber Efendimiz (sav) hadîs-i şeriflerinde Beytü'l-Makdis'de namaz kılmaya teşvik etmiş: "Beytü'l-Makdis'e gidin, orada namaz kılın. Çünkü orada kılınan bir namaz başka yerlerde kılınan bin namaz gibidir. " buyurmuştur. (İbn Mace, İkametü's-Salât, 196).
- Yolculuk, ancak şu üç mescid’den birine olur: Benim şu mescidime (Mescid-i Nebevî), Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya. (Buhârî, Mescidü Mekke 16, Sayd 26, Savm 67; Müslim, Hac 415, 515).
- Bir adamın kendi evinde kıldığı namaza bir namaz sevabı verilir. Oturduğu beldenin sakinlerinin devam ettikleri camide kıldığı namaza yirmi beş kat sevap verilir. Cuma namazının kılındığı camide kıldığı namaza beş yüz kat sevap verilir. Mescid-i Aksa’da da kıldığı namaza elli bin kat sevap verilir. Benim camimde kıldığı namaza da elli bin kat sevap verilir. Mescidi Haram’da kıldığı namaza ise yüz bin kat sevap verilir“(İbn Mace, İkametu's-Selah, 5/ 198. Ahmet b.Hanbel,2/ 16, 68.)
- Peygamber Efendimiz (sav), Hz. Süleyman’ın üç dileği olduğunu söyleyerek şöyle buyurmaktadır:
“Davut oğlu Süleyman (as), Beytu’l-Makdis’i inşa edince Yüce Allah’tan üç şey istedi:
Birincisi; doğru ve isabetli hüküm verme yeteneğinin kendisine verilmesini istedi ki, bu kendisine verildi.
İkincisi; kendisinden sonra kimseye nasip olmayacak bir iktidar verilmesini istedi. Bu da kendisine verildi.
Üçüncüsü; Mescidin inşaatını bitirdikten sonra, “bu mescide sadece namaz kılma düşüncesi ile gelen bir kimseyi annesinden doğmuş gibi günahsız olarak oradan çıkarmasını” Allah’tan niyaz etti.”
Başka bir rivayette yer alan ayrıntıya göre, Resulullah (sav): “Süleyman’ın ilk iki dileği gerçekleşmiştir. Üçüncüsünün de kendisine verilmiş olmasını umarım.” dediği rivayet edilmektedir. (İbn Mace, İkamet, 196. Nesai, Mesacit, 6. Hadislerle İslam, D.İ.Bşk. c.6.s 85.)
KAYNAKÇA
- Dr. Abd Al-Fattah El Awaisi (Beytü-l Makdis Bereket Daireleri)
- İslam Ansiklopedisi “Mescid-i Aksa”
- Türkiye Diyanet Vakfı İSAM Cilt:26 Sayfa:324-325-326
- Dr. Nebi Bozkurt ( http://www.sonpeygamber.info/muslumalarin-ilk-kiblesi-mescid-i-aksa )